Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

12 Ocak 2012 Perşembe

Serçe...

Belki de hüzündü mutluluk saydıklarımız... Gülümseyerek izliyorum camdan dışarı bakarken kafamdan geçen binbir düşünce sarmalının içerisinde, dışarıda gri bir hava ve ona eşlik eden yağmur.Çeşit çeşit insan var vapurda kimse gülmüyor gibi; robotlaşmış, bıkkın yüzler ve vücutlar, hayat ağır bir yük omuzlarda!Buğulu soğuk havaya rağmen; vapurun hareketine eşlik eden martılara koca bir ekmeği ufalayarak atan adamın gülümsemesine, nasiplenmenin keyfiyle çığlık çığlığa cevap veriyor martılar.Adam mutlu, martılar keyifli hem izlenilmek hem karınlarını doyurmak başlarını döndürmüş, pike yapıyor,dalıyor,çıkıyor,aşağı yukarı ,sağa sola süzülerek adeta şov yapıyorlar kocaman coşkularıyla adamın yüzünde kocaman gülümsemeler bırakarak.Kafamdaki düşünceler gerilerken bir minik serçe konuveriyor vapurun parmaklıklarına elbette nasiplenmek için,kendini adama göstermeye çalışıyor küçücük cüssesine rağmen ha gayret... Ama adam onu görmüyor, çırpınışları boşa,o anda düşüncelerime dalıyorum yeniden bu küçük serçe eminim yolunu şaşırmıştı, denizde işi olmaz onun bazen hayat da böyle; karşındaki kararlılığı,düzeni bozmak için ne çok çırpınır kendimizi yorarız boş çabalarla...Küçük bir serçeyim ben şimdi martıların hükümdarlığının sürdüğü denizde inatla böyle de olur çabası içindeyim.Serçeyim ben, artık düzenin kanunu olan yalana dolana ihanetlere hayırsızlığa karşı çırpınıyorum ya olursa diye o mutluluğa dahil olmak istiyorum.Hüzündü mutluluk,elde var umut diyerek...

1 yorum: